5 Haziran 2021 Cumartesi

Öncelikler Sıralaması

Hayata karşı nerede durduğumuzu, ederiminiz ne olduğunu gösteren tüm dert edindiklerimizdir. Öncelikler sıralaması, neyi dert ettiğimizi ve kendimizde gördüğümüz değerin ne olduğunu bize gösteren şeydir. Herkesin kendine karşı olan bir misyonu ve bu misyon çerçevesinde oluşturduğu vizyonu bulunmaktadır. İnsanın kendi ile olan kavgası, hayatı ile ne yapacağını bilememesi, ve bunun dahilinde dışarıyı suçlaması yetersiz yetişmişliğin göstergesidir. İnsan ömrünün son raddesine kadar neyde iyi olduğunu keşfedememiş, ne yapması gerektiğini bilememiş olabilir. İşte tam da bu sebepten herkesin bir öncelikler sıralaması olması gerekmektedir. İnsanın gelecek için kendine bugünden bırakacağı notlar, ödevler ve görevler bugün belirlenmelidir. Yaşam, suyu tersine asla akmayacak olan akıp giden bir zaman nehridir. Gördüğümüz bir damlayı asla tekrar göremeyecek, içersinden akan gidenleri asla tekrar yakalama şansınız olmayacak olandır.

Yaşam, çoğunluğu bizim elimizde olmayan sebepler ile devam eden ancak ana gövdesi bize bağlı kararlar bütünüdür. Schopenhauer'a göre, bir insanın kendi içinde ne olduğu ve kendinde neye sahip olduğu mutlululuğunun biricik ve yagene dolaysız nedeni olmalıdır. Çünkü insanın bireyselliği, kişiliği ona her yerde eşlik edendir. Ve bireysel mutluluğun tüm değişkenler çıkarılsa dahi çekirdeğinde sağlık yatmaktadır. Öncelikler sıralamanızda her ne olursa olsun, sizin ve aileniz, en sevdiklerinizin sağlığı her zaman en önce gelmelidir. Aksi halde hiçbir başarı, hiçbir mutluluk ve arzu tatmini, sağlığın olmadığı bir zaman dilimdeki mutsuzluk kadar sizin zihninizde yer etmez. Schopenhauer'un deyişiyle; "Hasta bir kral, sağlıklı bir dilenciden daha mutsuzdur." sözünün önemini burada vurgulayabiliriz. Bir gün sevdiklerimizin ve bizim öleceğimiz gerçeği, her ne kadar bize uzak bir gelecekte görünse de, herhangi bir yaşanacak hastalık bize bunu tecrübe ettirebilir. Ölümün anlamını olağanlaştırsak bile herkes için bir kez yaşanacak olması sebebiyle, insanın elini attığı bir işte tecrübesizliğin korkutması vesilesiyle ölümü hayatın dışına atarız, ancak onu gerçeğin içerisine çekmek, onu bilerek hareket etmek, yaptığımız tüm hesaplara onu da katmak, gelecekteki büyük yıkımın önüne geçmek için sağlam benliğimizi oluşturmada elzemdir. Hayatta herhangi bir noktada, ne derece mutlu bir vaziyet haliyle yaşıyor olsak dahi, buna hazır olmalıyız. Meditasyonlarımızda, bunu tecrübe etmeliyiz. Bize ulaşacak bir kara haber, veya başımıza gelecek bir sakatlık, kaza, hastalık gibi durumlar bilinmese dahi, yaşamın bizim elimizde olmayan sebepler ile devam ediyor olması bunun ihtimalini oldukça yüksek tutmaktadır. Marcus Aurelius'un ve Epiktetos'un uygulamış oldukları meditasyonlar ile(bkz. 3 tür uygulamalı stoic meditasyon), stoacı ahlak olan "nil admirandum", "hiçbir şeye şaşırmamalı" yapısını benliğimize yedirmeliyiz. Hayatta olabilecek olan hiçbir şeye şaşırılmamalıdır. Yeteri kadar anlamaya çalışırsanız hatta yeteri kadar derine inerseniz, en gerideki tüm sebeplere vakıf olabilirsiniz. Hatta tüm insan davranışlarını yeterince anlamak isterseniz empati kurup sebebini anlayabilirsiniz. Birazdan kapıdan bir doktorun gireceğini ve ömrünüzün çok az kaldığını söylediğini hayal edin. Önem verdiğiniz dertlerinizin ve korkularınızın bir anda anlamsızlaştığı, yaşam olarak bildiğiniz "çırpınmanın" tam içerisinde olduğunuzun farkına varın. Öfkelendiğiniz ve sinirlendiğiniz birçok durumun anlamsızlığını, başkalarının davranışlarıyla şekillenen hayatınızın size kalan parçasını doğru kullanmanız gerektiğini, öfkenin sonuçlarının öfkelendiğiniz sebepten daha yıkıcı olduğunu, doğruyu ve yanlışı en gerçeğiyle o an arayacağımızı görmeliyiz. Nihai bilgi olarak, Epiktetos'un söylediği gerçeğe geliriz; "İnsanları huzursuz eden olaylar değil, olaylar hakkındaki görüşleridir." 

"Mutluluk kolay şey değildir, kendimizde bulmak zor, başka yerde bulmak ise imkansızdır."- Chamfort.


Schopenhauer'a göre yaşam 3 kritere ayrılmıştır. Bunlar;

1- Bir insanın ne olduğu üzerine; Yani en geniş anlamda kişiliği. Buna göre bir insanın sağlık, güç-kuvvet, güzellik, huy, ahlaki karakter, zeka ve yetişme tarzı bu madde altında toplanabilir. 

2- Bir insanın neye sahip olduğu üzerine; Her anlamda mal ve mülkü.

3- Bir insanın neyin temsilcisi olduğu üzerine: Bu izlenimden, bilindiği gibi, o insanın başkalarının düşüncesinde ne olduğu, yani başkalarınca nasıl tasarlandığı anlaşılır. Buna göre, bu temsil başkalarının onun hakkındaki görüşlerinden oluşur ve saygınlık, rütbe, şan olarak ayrılır.

Özsel bilgimiz ve niteliklerimiz, hayattaki arzu duyduklarımız, mutluluk kıstaslarımızı oluşturmaktadır. Açlığın bütün yemekleri güzel göstermesi gibi, mutluluk çerçevesinde arzuladığımız birçok istek, kişiliğimizdeki yoksunluğun dışavurumudur.

Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz bir bedenden kaynaklanan, sakin ve neşeli bir mizaç; duru, canlı, nufüz edici ve doğru kavrayan bir zeka; ılımlı yumuşak bir irade ve bunlara uygun olarak, iyi bir vicdan: bunlar, yerini hiçbir rütbenin ya da zenginliğin dolduramayacağı, üstünlüklerdir. Çünkü bir kimse, kendisi için neyse, yalnız başınayken ona eşlik eden ve başka birisinin ona veremeyeceği ve ondan alamayacağı şey neyse, bu, onun sahip olabileceği şeyden ya da başkalarının gözünde olabileceği şeyden daha önemlidir.

İnsanın iç dünyası onun için biricik mutluluk kaynağıdır. İnsanın anne babasını sevmesi ve onlardan devraldığı bilgi mirasını kendi özü olarak benimsemesi, çoğu insanda görülen bir durumdur. Senelerce muhattap kalınan ve tahkim edilen bu bilgilerin, iğdiş edilmiş özgür düşüncenin tekrar yüzeye çıkarılması için bir zihinsel sıçrama gerekmektedir. Bu zihinsel sıçrama ancak, bakış açısını değiştiren kitaplar, size farklı fikirler uyandıracak arkadaşlarınız, veya en kötüsü halk dilinde acı tecrübeler ile ulaşılabilir. Kendinizi, yalnız kaldığınızda, yalnızlığınızdan sıkılmayacak şekilde yetiştirmeniz gerekmektedir. Öncelikler sıralmanıza, rafine zevklerinizi muhakkak katmalısınız. Zamanın kırbacı acımasızdır. Bize bağlı olan kalıcı tek şey kişiliğimizdir. İnsan, ne dostlarında ne de sevgilisinde gerçek huzuru bulabilir. Çünkü bireysellikten ve ruh hallerindeki farklılıklardan dolayı her seferinde küçük de olsa bir uyumsuzluğa yol açabilir. Bu yüzden, yüreğin, hakiki derin huzuru ve tam bir iç rahatlığı, sağlıktan sonra gelen bu en önemli dünyevi talep ancak yalnızlıkta bulunabilir. İnsanın kendi benliği ne kadar zenginse, bulabileceği en mutlu durumu tadar. Çünkü bir insan kendinde ne çok şeye sahipse, başkalarında da o kadar az şey arar. İşte bu anlayıştaki bir insan dostundan ve sevgilisinden karşılık beklemez, öncelikler sıralamasına onların mutluluğunu koymaz. Unutmayın ederinizin ne olduğunu edindiğiniz dertler, yani öncelikler sıralamanız belirler. En doğru yaşam biçimi yoktur. Üzgünlüğüzü ve acılarınızı kontrol edebilmeli, biricik benliğinizi, kişiliğinizi, sağlıktan sonra yüceleştirmek için elinizden geleni yapmalısınız. Siz harici hiçbir insan bunu size veremez, bunu sizden alamaz.

“Her gün, küçük bir yaşamdır, her uyanış ve yataktan kalkış küçük bir doğumdur, her taze öğlen küçük bir gençlik, ve her yatağa gidiş ve uyuyuş küçük bir ölümdür.”- Schopenhauer.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder